Belki Bir Gün Uçarız
Aylin Balboa
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Yayın Tarihi: 2014
Sayfa Sayısı: 148
Umudun ve umutsuzluğun harmanlanmış hali: Belki Bir Gün Uçarız
İnsanoğlunun yaradılış kodlarında uçabilme yetisi yok, evet. Ama belki, ne belli bir gün uçarız. Bahsedeceğimiz eser; Aylin Balboa’nın 38 kısa öyküsünden oluşan yazarımızın ilk öykü kitabı. Bu kitap oldukça güncel, sadece yayımlanma tarihinden dolayı da değil, yaşayan milyarlarca insanın zihni gibi. Hele acı çeken biriyse bu kişi, o kişinin içini açmışlar ve incelemişler ve yazmışlar… Zaten bu devirde kim acı çekmiyor ki? Hatta acı çekmeye gelmedik mi?
Kitabı okuduk, bitti. Ne anlattığını ne önerdiğini, ana fikrinin ne olduğu hatırlamıyoruz. Tıpkı yıllarca yaşadığımız halde, hayat için sanki hiç uzun sürmemiş, bir çırpıda bitmiş, ne yaşadık biz ya dememiz gibi. İnsan bilir ne yaşadığını ya! En azından ben hatırlamıyorum. Zihnime odaklandığımda, orası bulanıklıkla dolu. Ama hissettiklerim, yaşadığım anıların ben de bıraktığı duygular.. Onlar hala sıcak. Belki Bir Gün Uçarız; senin ne anlattığını, nasıl anlattığını unutacağım, tattırdığın duygularsa hep yüreğimde kalacak.
38 öykünün genel konu dağılımına baktığımızda, bu da öykü konusu olur mu dediğimiz öyküler de yer alıyor. Edebiyatın hatta sanatın en güzel yanı da bu. Evet, bu da öykü konusu olabilir. Her birimiz günlük hayatımızda bolca sıradan olaylar yaşıyoruz. Bakışımız durumlara başka anlamlar katabiliyor. Yazarımızın öykü konularını sıradanlaştırmasın sözlerim, aslında o kadar bizimle ilgili konular seçmiş ve onları kendi iç dünyasının samimi diliyle yorumlamış ki bizi öykülerin içine çekememeyi imkansız kılmış.
Yazarımız, kendi hayatından da konulara yer vermiş. Zaten kitabını da kazada yaşamını yitiren abisine ithaf etmiş. Ölümle ilgili bu denli bir deneyimim olmadığı halde iliklerime kadar kaybı hissettirmesi onun anlatımının gücünü gözler önüne seriyor. Bu konuyu ele alanlardan biri “Kramp” öyküsü, beni oldukça etkiledi. Avantaj mı dezavantaj mı bilmem ama yazarımızın acıyla empati kurmasına gerek yok. O zaten acıyla iç içe, karşı karşıya geldiği durumlar yaşamış ve bildiği şeyi ustaca yazıyor.
Bir seri halinde yazılan “Tımarhane Notları” başlı başına bir eser diyebilirim. Karakterimiz psikoloğa derdini anlatıyor, ama bizi güldürüyor mu, düşündürüyor mu, ağlatacak mı, öyle arada bırakıyor. Karakterimizin delilikle nitelendirilebilecek anlatış tarzı, onu dinledikçe derinlerde çok şey var hissiyatıyla da zihnimizde yer ediniyor.
… Çünkü onlar beni ben yapan şeylerdi. Buradaydım, yaşadım, aşık oldum, acı çektim.
Sayfa 127, Linda Teyze – Aylin Balboa
Kitabın genel karamsar havası bazı okuyucu kitlesinin hoşuna gitmeyebilir çünkü başta dediğim gibi işlenen hikayeler acı türevi duygularla ön planda. Bu durum beni rahatsız etmedi. Edebiyat metinlerindeki olaylara karakter bazlı bakmaya alışık olduğumdan öyküsünü dinlediğim karakterin yaşadığı his atmosferinin gerçekçi aktarıldığı kanısındayım. Aslında kitapta umut öğesi de belirgin yansıtılmamış, belki yazarımızın hayatını bildiğimden ve hala yaşamla bağını sıcak tuttuğunu hissettiğimden bu fikre varmış olabilirim. Her durumdan umut çıkarma huyum da yok değil.
Bu eserin, bana kendi eserlerimi yaratma yolunda öğrettiği şeylerden bahsetmek istiyorum. Korkma! Samimi ol! Sanat gerçeği ve dürüstlüğü sever. Yaşamadığın, bilmediğin duyguları bir yere kadar aktarabilirsin. Anlatma isteğin mi var, o zaman içine dön. Çünkü en doğru hikayen orada. İnsanlar seni tümüyle görür diye yazmaktan kaçma, çıplak kalmaktan korkma.
Her durumun, duygunun içinde bazen belirgin bazen kırıntı şeklinde duran bir umut var. Bu kitaptaki öyküleri okuyan ve okuyacak olanlar ne dersiniz? Belki Bir Gün Uçar mıyız?
Kitabın Artı Yönleri
- Konulardaki duyguları ele alışı özenli ve duygu aktarımı okuyucuya içtenlikle geçiyor, okuyucuyu insani yönleriyle yakalıyor.
- Her türlü konudan, hatta olaysızlıktan olay yaratabilme ve bunu öyküleştirme yönü yüksek, ilgi çekici.
- Tamamen şeffaf ve akıcı üslubuyla öyküler kendini bir solukta okutabiliyor.
Kitabın Eksi Yönleri
- Öyküde karakter oluşumuna romanlar kadar dikkat edilmese de öyküler tek bir kişiyi anlatıyor gibi, bu durum da farklı karakter görmememize yol açıyor.
- Karamsar havası insanlara iyi gelemeyebilir ancak umut görmek isteyen için her daim vardır.
Fotoğraf: Kafa Dergisi